Yutkunma sırasında biraz boğazımız ağrımaya başlasa ve burnumuz aksa “aman grip oldum” diye etrafımızı adeta alarma veririz. Peki her seferinde gerçekten de salgınlara neden olup yüzlerce insanın kaybına neden olan griple mi savaşıyoruz?
Bu hafta soğuk algınlığı ve grip arasındaki farkları işleyelim istedim. Öncelikle soğuk algınlığı nedir ve neden olur onunla başlayalım. Soğuk algınlığı burun, boğaz, sinüslerin ve üst hava yollarının enfeksiyonudur. Bu enfeksiyon virüsle bulaşır ve 200’e yakın virüs soğuk algınlığının nedeni olabilir. Soğuk algınlığına en sık neden olan virüsler Rhinovirusler olarak adlandırdığımız tiplerdir. Bu virüsler damlacık yoluyla bulaşır. Yani daha önce bu virüsleri taşıyan kişi öksürür veya aksırırsa virüsler damlacıklar halinde havada asılı kalırlar ve bu damlacıkların solunması ile virüsler burun deliklerimizden veya ağzımızdan vücudumuza girer ve enfeksiyonu başlatırlar. Bir diğer bulaşma yolu da bu virüsleri taşıyan kişilerin kullanmış olduğu havlu, telefon veya ortak eşyaların kullanılmasıdır. Bazıları bu bulaşma sonrası hasta olma açısından yüksek risklidir. Özellikle altı yaşın altında olan çocuklar bu açıdan daha yüksek risklidir. Yuvalarda olan çocuklarda bu risk biraz daha yüksektir. Kronik hastalıklar nedeni ile bağışıklık sistemi düşük olanlar, sigara içenler, toplu ortamlarda bulunanlar bu bulaşma açısından yine yüksek riskli grupta yer alırlar. Virüsü taşıyanlar soğuk algınlığı bulguları başlamadan önce ve bulguları ortadan kalkana kadar bulaştırıcı olmaya devam ederler. Bu nedenle sorumlu davranmak bulaşmış olan kişinindir.
Soğuk algınlığının tedavisi yoktur. Antibiyotikler bakterilere etkili olan ilaçlardır. Soğuk algınlığının etkeni virüsler olduğu için antibiyotikler etkisizdir. Ancak virüs enfeksiyonunun üzerine bakteri bulaşması da olursa antibiyotikler tedavide kullanılabilir. Bu nedenle soğuk algınlığının tedavisi semptomlara yani bulgulara yöneliktir. Parasetamol veya ibubrufen içeren ilaçlar ağrı kesici olarak kullanılabilir, burun akıntısını azaltmak için nazal spreyler kullanılabilir ancak bu spreylerin 5 günden daha uzun süre kullanılması önerilmez. Öksürük eşlik ediyorsa rahatlatıcı olarak kullanılabilir. Ama çocuklar için önerilmez. C vitamini esas olarak koruyucu olsa da tedavi sırasında çok da etkin değildir. Hastalık sırasında bol su içmek, istirahat etmek ve sağlıklı beslenme kurallarına özen göstermek gerekir.
Grip ise soğuk algınlığına göre daha hızlı gelişir. Gribe neden olan üç tip virüs vardır. Gribin bulguları soğuk algınlığına benzer ancak ateş genellikle daha yüksektir ve 38-40 dereceye kadar çıkabilir. Sıklıkla kas ağrıları eşlik eder, terleme vardır, aşırı yorgunluk ve halsizlik vardır, kuru öksürük bazen de balgam olabilir. Gribin ilerlemesi ile zatüre ve bronşit gelişebilir. Atmışbeş yaşın üzerinde olanlar ve özellikle astma gibi kalp-akciğer hastalığı olanlar, böbrek ve karaciğer hastalığı olanlar, şekeri olanlar ve bağışıklık sistemi baskılanmış olanlarda gribin komplikasyonlarının gelişme riski daha yüksektir.
Enfeksiyonun uzaması ve 3 haftadan daha uzun sürmesi, şikayetlerinin bir anda kötüleşmesi, solunum güçlüğünün başlaması, balgamlı ve göğüs ağrısının gelişmesi bir doktora görünme zamanının geldiğinin habercileridir.